Besinlerimiz COVID-19 ile mücadelemizi nasıl etkiliyor?
Devam eden COVID-19 pandemisi insanlara birçok bakış açısı kazandırdı. Bir yandan bilimin ve insanlığın hastalığa karşı kısmi çaresizliğini gözler önüne sererken, öte yandan 8 ay gibi kısa bir sürede gerek tedavi, gerekse aşılama ile ilgili gelişmeler başımızı döndürüyor. Bu yazımızda pandemide beslenme ile ilgili dikkat çekici araştırmalara yer vermek istedik.
Dünya Sağlık Örgütü, COVID-19 pandemi sürecinde dengeli beslenme önerilerini güncelleyerek, bağışıklık sistemini güçlendiren, kronik hastalıkları ve enfeksiyonları azaltan bir beslenme yaklaşımı önerdi (1). Pandemi öncesi genel beslenme önerileri, günde 5 porsiyon sebze ve meyve içerirken; bu dönemde 4 porsiyon meyve, 5 porsiyon sebze öneriliyor. Ayrıca 180 gr tam tahıllı gıdalar ve 160 gr çeşitli et ve bakliyat ürünleri dengeli bir beslenmenin anahtarı olarak öne çıkarılıyor (1).
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için çeşitli mineral, vitamin ve probiyotiklerin önemini biliyoruz. Vitamin A, C, D nin; minerallerden çinko ve selenyumun bağışıklık sistemini güçlendirmede, enfeksiyonlardan korunmada etkisi inkar edilemez ki; hatırlarsanız, batı tipi beslenme örneğinde prototip birey kabul edilen Donald Trump’ın COVID-19 tedavisi, tüm bu vitamin ve mineralleri içeriyordu (2).
Yakın zamanda yapılmış gözlemler, Avrupa'da bazı ülkelerin COVID-19 enfeksiyonundan ölüm oranının diğer ülkelerle kıyaslandığında düşük olduğunu gösteriyor ve araştırmacılar bu düşüklüğün beslenme ile ilişkisi olup olmadığını tartışıyor (3). Almanya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve Polonya’da COVID-19 ölümleri, Fransa, İtalya ve İspanya’dan daha düşük (3). COVID-19 ölümlerinin düşük olduğu ülkelerde, bölgesel olarak üretilen “kısa tedarik zinciri” ile taşınan besinlerin daha fazla tüketildiği, “kitlesel üretim” yöntemleri ile üretilen, “uzun tedarik zinciri” ile taşınan gıdaların daha az tüketildiği yorumu yapılıyor (3,4).
“Uzun kullanım ömrü” olan, katkılı, koruyuculu gıdaların bireylerde metabolik sendromu tetiklediği, obezite, diyabet ve hipertansiyon gelişimini kolaylaştırdığı, çocuklarda erken ergenlik, kadınlarda erken menapoz gibi hormonal değişikliklere sebep olabildiği, oksidatif stres, inflamasyon (iltihaplanma) ve erken yaşlanma risklerini arttırdığı yeni bir bilgi değil (4). Fakat yeni olan, SARS-CoV-2 virusunun akciğere girişini kolaylaştıran angiotensin converting enzyme (ACE) proteini sentezinin, vücutta bazı gıdaların alımı ile azaldığının tespit edilmesi. Gösterilmiş ki, zeytinyağı, brokoli, avokado, sarımsak, kırmızı üzüm ve üzüm pekmezi, “kısa tedarik zinciri” ile besin kaybına uğramadan tüketilirse, SARS-CoV-2 virusunun akciğerde giriş kapısı olan ACE proteinine tutunmasını yavaşlatıyor.
Ayrıca gözlemsel araştırmalarda farkedilmiş ki, probiyotik içeren gıda tüketiminin (fermente süt ürünleri, yoğurt, peynir, boza, lahana, sirke, turp) yüksek olduğu Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya’da da COVID-19 ölümleri beklenenden düşük. Bunun nedeni olarak da probiyotik içeren gıdaların antioksidan ve anti-ACE aktivitelerinin yüksek olması gösteriliyor (3).
Çalışmalardaki bir diğer çarpıcı gözlem, zeytinyağı gibi çoklu doymamış yağ tüketimi yeterli miktarda olan bireylerde COVID-19 enfeksiyonu sırasında hayati tehdit oluşturabilecek “mikro-dolaşımda pıhtı oluşumu” na çok daha az rastlanması, ki mikro-dolaşım pıhtılarının COVID-19 enfeksiyonundan ölümlerin önemli sebeplerinden biri olduğu kabul ediliyor (3).
Biliyoruz ki, COVID-19 pandemisinin bazı ülkelerde neden bu kadar ölümcül seyrettiği ve bazılarında nispeten daha makul rakamlarda kaldığı birçok parametreye bağlı komplike bir olay dizini. Erken ve hızlı sağlık sistemi organizasyonu, toplum hijyeni ve salgınla mücadelede sürekli eğitim olmazsa bu süreç daha uzun süre devam eder. Beslenme, bu mücadelenin neresindedir kesin ifadeler kullanmak mümkün değil, ancak Akdeniz tipi beslenmenin etkilerini son 1 yılın araştırma sonuçlarında ve araştırmacı yorumlarında görüyoruz. Yeni başlayan “food is medicine” hareketine bir göz atmanızı öneririz, yıllar içinde daha fazla sayıda insan bu konuya özen gösterecek gibi görünüyor (5).
Sağlıkla kalın.
1. World Health Organization. Nutrition advice for adults during the COVID-19 outbreak. 2020 19/06/2020; Available from, http://www.emro.who.int/nutrition/nutrition-infocus/nutrition-advice-for-adults-during-the-covid-19-outbreak.html.
2. Jayawardena R, Misra A. Balanced diet is a major causality in COVID-19. Diabetes Metab Syndr. Sep-Oct 2020; 14(5):1085-1086.
3. Bousquet J, Anto JM, Iaccarino G, et al. Is diet partly responsible for differences in COVID-19 death rates between and within countries? Clin Transl Allergy. 2020 May 27; 10:16.
4. Santulli G, Pascale V, Finelli R, et al. We are what we eat: impact of food from short supply chain on metabolic syndrome. J Clin Med. 2019; 8(12):2061.
5. Downer S, Berkowitz S, Mozaffarian D, et al. Food is medicine: actions to integrate food and nutrition into healthcare. BMJ. 2020;369:m2482
18.12.2020
İLGİLİ ÜRÜNLERİMİZ
-
Organik Brokoli (500gr)
Şahane brokolilerimiz mevsiminde organik sertifikalı olarak yetişti, size gelmeye hazır....
89 TL -
Organik Avokado (1 adet , 130-170gr)
Doğa mucizesi meyve avokadonun mevsimi en uzun, en sevilen türünde avokadolarımız satışta....
89 TL -
Dana Kavurma (140gr) - Etin En İyisi
Dana kavurma (%100 dana eti), Etin En İyisi, Eskitadinda.com'da. Geleneksel kavurma lezzetinden vazgeçmeyenler için Şef’ten dana kavurma. But kısmından...
275 TL
BENZER YAZILAR
-
Influenza nedir? Nasıl korunabiliriz?
Influenza veya genel adıyla “grip” viral bir enfeksiyondur. Yüksek ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, iştahsızlık, halsizlik, burun akıntısı, kuru öksürük en bilinen semptomlardır.
-
Önemli hastalıklara karşı zerdeçal
Zerdeçal Doğu Asya çıkışlı bir bitki olup, dünyanın en uzak mutfaklarında bile kendine yer edinmiş bir baharattır. Doğu Asya’da “bitkilerin altını” olarak bilinir. Yapılan çalışmalarla zerdeçalın faydası farklı açılardan kanıtlanmıştır.
-
Önce hastalıklardan korunun
Hava kapalı, günler kısalıyor, havalar gittikçe soğuyor. Ne canımız bir şeyler yapmak istiyor ne de bedenimiz buna izin veriyor. Her sabah hava daha aydınlanmadan kalkıyor ve işe gidiyoruz. Dönüşümüz ise yine hava kararırken olmaya başlıyor. Bu geçiş mevsiminde sık sık değişen hava şartlarına uyum sağlamak da zor oluyor. Başta soğuk algınlığı olmak üzere bronşit, grip, kuş gribi ve türlü türlü virüsler hasta etmek için kapıda bekliyor. Ancak alınacak birkaç tedbirle hastalıklara meydan okumak mümkün. Doç. Dr. Elif Arı Bakır, kış mevsimini hem ruhsal hem de bedensel olarak sağlıklı geçirmenin yollarını anlatıyor.
YORUMLAR